öyküye göre ; göl kenarında yaşayan bir kaplumbağa sürekli çevresindeki kuşları izler onlara imrenirmiş. zamanla bu kuşlarla arkadaş olmuş ve onlarla hislerini paylaşmış.
küçük kaplumbağa gölün diğer tarafına gitmek istiyormuş. ama kendi gidecek olsa bir ömür sürermiş bu gezi. "keşke sizin gibi uçabilseydim" demiş kaplumbağa. kuşlarsa bu dileğini yerine getirmek istemişler. "uçabilirsin" demişler kaplumbağaya. "kaplumbağalar da uçar."
bir dal almış iki kuş. iki yandan tutacaklar ve kaplumbağayı karşıya geçireceklermiş. "tek yapman gereken dalı sıkıca ısırmak demişler." ısırmış kaplumbağa. yükselmiş yükselmişler. uçmuş uçmuşlar. kaplumbağa korkmuş yükseklerden. heyecanla bağıracağı an çenesi açılmış. suya düşmüş kaplumbağa. ait olduğu yere. kendi yavaş, imkansız hayatına...
Agrin'in filmin başında sırtında çocuk ile görülmesi ve bu sahnenin filmin kapağında da yer alması bize kabuğunun hep ona yük olduğu kaplumbağayı hatırlatıyor.Filmin sonunda kaplumbağa yükünü bırakıp uçmaya gidiyor yükseklere,kabuğunu bırakarak..ama yine kabuğu olmadan yaşayamıyor..
Amerika Irak savaşının arefesinde Türkiye-Irak sınırında çoğu çocuk olan ve köhne tanklarda çadırlarda yaşayan kürtlerin ' Ne çok acı var ' dedirten hikayesini anlatıyor film..yöreden bulduğu çocuklardan Oscar'lık oyun çıkartan ve onları filmleri için asistan yaparak övgüyü hak eden Bahman Ghobadi' nin doğru çevirisiyle 'Kaplumbağalar da uçabilir' , acı eşiğimize fazlasıyla dokunan , gerçeğin ta kendisi bir film..izlenmeli..
Soundtrack
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder