29 Eylül 2011 Perşembe

Dublörün Dilemması




...Kendime gelmek ya da kendimden kaçmak gibi yeteneklerim yoktu.Muallaktaydım.canavarlaşmanın eşiğindeydim yani...Dublörün Dilemması...



''Murat Menteş, okumacı, tartışmacı, kavgacı, yani kışkırtıcı bir yazar arkadaşım. Onunla çekişirken çiçek açarsınız. Yazarlık macerasını ben de merakla izliyorum. Peşinen söyleyeyim, fiktif, tümden hayal ürünü metinler sevmem, fakat Murat Menteş’in birbiri peşi sıra kurduğu cümlelerin gücü, benim kendimce şikayetimi kuruntuya dönüştürdü. Ben, Murat’ın yaşındayken kelimelerle kasap gibi boğuşuyordum; Murat aksine, kelimeleri kırbaçlayıp cümleler içinde düzene sokuyor ve bunu pek mahirce başarıyor. Bu yüzden Dublörün Dilemması çok canlı, renkli, inceden felsefi çığlıklarla bezeli bir kitap ve hızla yaklaşan bir yazarı işaretliyor... Böyledir, edebiyat kavgayla başlar huzurla sona erer derler; gerçi ben görmedim, hayırlısı Murat için olsun!..''
                                                                                                                   Nihat Genç


Nuh Tufan-İbrahim Kurban-Habib Hobo üçgenininin hikaye ilerledikçe artan köşeleri, kitabın sonunda bir puzzle'ı çözer gibi 'bir'leşiyor.Murat Menteş'n elinden Dublörün Dilemması usta benzetmeler,afili cümleler ,eşsiz  sürükleyici anlatımı ve intellectuality'siyle benzersiz okunası bir kitap olarak çıkıyor..



..adamın sol yanağında Nike amblemi şeklinde bir yara izi vardı...Sırf bu cümle bile bize bu kitabın ne ilginç kahramanlara gebe olduğunu gösteriyor.Dilara Dilemma'sından Umur Samaz-Su Samaz çiftine kadar..
Ayrıca , Attila İlhan'ın ''21.yy romanının sinema ile yarıştığını asla unutmamalı'' sözüne tamamen uyan bir kitap olarak Dublörün Dilemması , Fight Club ve The Game'in yönetmeni David Fincher'ın eline verilmeli diye düşünüyorum ;)..Sonuç olarak; komik,esrarengiz,yer yer romantik,karmaşık ama tamamen bizden bir kitap 'Dublörün Dilemması'..


...bütün bunları biraz da sıkılarak anlatıyorum.Çünkü,çağımızda,bir şey anlatmanın önemi kalmadı.Sır dönemi kapandı.Alenilik salgını yüzünden,medyatik ifşaat ve teşhir çılgınlığı yüzünden,monotonluğun sistemleştirilmesi yüzünden..her şey otomatikman pornografikleşti.Şeffaflığın ilkeselleştirilmesi de yapılan işlerin faziletliliğine duyulan güvenin açığa çıkmasını kolaylaştıracağı yerde,arsızlığın rahatça ilanına vardı.Merak preslendi,bereketini yitirdi.Her şey uluorta olunca,sebepsizlik ve sonuçsuzluk neşet etti,kanıksandı.Görünmek de saklanmak da büyük birer mesele haline geldi.Meşhur mu oldunuz,demek ki yanlış anlaşıldınız.Kayıplara mı karıştınız,bu sizin sorununuz...


...unutma Nuh'um ,aşk,insanın şahsiyetini pekiştirir.Çünkü hayatın manası,aşk bohçasında gelen bir hediyedir.Mevcudiyetinin hakkını vermek,hiç değilse mazeretini bulmak isteyen insan yalnızca aşka müracaat edebilir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder